Bayram tatili nedeniyle gittiğim Adrasan ‘da gördüklerim, duyduklarım karşısında adeta iki kere yandım.

Dünya’nın en güzel koylarından biri olan Adrasan’ın ormanlık tepelerinden bir bölümü yanmış kül olmuş. Koy sakinlerine soruyorum, “neden yandı Adrasan” diye.

Ağız birliği yapmışçasına hemen hemen hepsi, “yanmadı, yaktılar” diyor.

Görenlere, gidenlere, yaşayanlara sormak istiyorum: Yeryüzünde Adrasan gibi, Olympos gibi tarihle doğanın, deniz ve kumla güneşin bütünleştiği ikinci güzel bir yer gösterebilir misiniz?

Peki bu kadar değerli bir bölgeyi koruyabiliyor muyuz?

Benim gördüğüm kadarıyla HAYIR!

Eğer göz bebeğimiz gibi bakabilseydik, sevseydik doğayı, koruyor olurduk, yanmazdı, perişan halde olmazdı Adrasan gibi yerler…

Şimdilerde yerlerine yeni fidanların dikilmesi için ilgili kurumlar seferber vaziyette. Keşke yanması kolay kızılçam yerine zeytin gibi yanması, tutuşması zor ağaçlar diksek… Keşke o bölgede yaşayanlara tıpkı batıda olduğu gibi ormanları zimmetlesek, koruması için bekçilik görevi verebilsek… Tabii ki bu ayrı bir yazı konusu.

Adrasan’ın derdi sadece yangınla sınırlı değil elbette.

Bakımsızlık, denetimsizlik ve işletmecilerin gelen misafirleri yolunacak tavuk gibi görmesi, denize ve tarihi mekanlara giden yolların toz toprak içinde olması, çevrenin bakımsızlığı dikkatimi çeken başlıca sorunlar olarak karşıma çıktı.

Sadece Adrasan değil, OlymposÇıralıSideAlanyaKemerBelekKundu gibi turistik tesislerin yoğun olduğu, özellikle belediyesi kapanan beldelerde bu sorunlar daha fazla kendini gösteriyor.

Buraların sahibi kim? Sahillerden kim sorumlu? Çöpü kim alır? Denizin temizliğinden kim sorumlu?

İlçe Belediye Başkanına soruyoruz, “sorumluk Büyükşehir’in” diyor. Büyükşehir’e soruyoruz, “ilçe belediyesinin” diyor.

Topu taca atmanın, lafı evelemenin gevelemenin hiç gereği yok.

Bir porsiyon tavuk kanadından 30 TL ücret alan, üstü başı pislik içinde, mutfağında hamam böcekleri ve farelerin dolaştığı, sıfır hizmet karşılığı kazık mekanlarla dolu güzelim kıyılar… AdrasanÇıralı Olympos, DemreKaşKalkanFethiyeBodrumMarmaris gibi güzelim koy ve sahiller pislik içinde, adeta imdat diyor. Tekneler Tanrı’nın verdiği doğal güzelliklere tur düzenleyerek para kazanıyor ama yine kendi ekmek kaplarının içine yapıyorlar. Turizmi böyle mi yapacağız? Böyle mi gelişeceğiz?

Binlerce yıldır onlarca medeniyete ev sahipliği yapmış tarihi eserlerimiz, doğal güzellikler bugüne kadar tahrip olmamış, yanmamış, yıkılmamış ama günümüzde yanıyor, yıkılıyor ve bakımsızlıktan perişan…

Peki neden?

Sebep belli: Sevmiyoruz doğayı, sevmiyoruz tarihimizi, sevmiyoruz kendimizi, yarınımızı…

Sevmediğimiz için yanıyor Adrasan…

Sevmediğimiz için pislik içinde güzelim sahiller…

Sevmediğimiz için yollar toz toprak içinde…

Sevmiyoruz, sevmiyoruz, sevmiyoruz…

Çok yazık…

YORUM YAZ

Yorumunuzu yazın
Adınızı girin