Yedi senedir aralıksız her salı farklı konu ve konuklarıyla kahvaltıda buluşan genelde ANSİAD‘a üye işadamlarının dünkü konuğu Antalya Valisi Dr. Ahmet Altıparmak idi. İşlerimin yoğunluğu sebebiyle arada bir aksatıyor olsam da bir yılı aşkındır ben de Antalya Gazeteciler Cemiyeti Başkanı sıfatıyla bu kahvaltı grubunun üyesiyim.

Kahvaltı buluşmaları ve içeriği çok istisnai durumlar dışında ilkesel olarak basına kapalı gerçekleştiği için orada konuşulanları asla haberleştirmiyoruz. Belki de basına kapalı olduğu için konuklar rahat rahat her şeyi konuşabiliyor. Kahvaltıya katılan konuk bazen manşetlik konular bile konuşabiliyor. Her ne kadar haber atlatma dürtülerim beni orada zaman zaman gıdıklıyor olsa da, toplantının diğer meslektaşlarıma kapalı olması elimi kolumu bağlıyor.

Gazetecilik adına doğru mu yanlış mı yapıyorum bilmiyorum ama tüm meslektaşlarımı temsilen davet edildiğim yerlerde etik davranmaya her zamankinden daha fazla özen gösteriyorum. İşte bugün yine o anlardan birini yaşıyorum. Yani iş dünyasının kahvaltı konuğu Antalya Valisi Dr. Ahmet Altıparmak’ı dinlerken aldığım notlardan belki 20 tane manşet haber çıkardı. Ancak buluşma basına kapalı olduğu için, bir de kahvaltı grubu Başkanı Muharrem Koç‘un ağır cezasına maruz kalmamak için masanın ucunda sade bir vatandaş gibi dinlemek ve not etmekle yetindim.

Vali beyin bazı önemli tespitlerini basına açık diğer buluşmalarda da söylemiş olduğu için fazla detaya girmeden paylaşmamak kendime ve Antalya’ya haksızlık olur diye düşünüyorum. Yıllardır bu köşelerden bıkmadan usanmadan yazmaya devam ettiğim Antalya’nın temel sorunlarını Vali öyle güzel anlattı ki etkilenmemek elde değil. Vali Altıparmak, geldiği ilk günden beri doğruları eğilmeden bükülmeden aslanlar gibi söyleyebilen, yetmedi bu sorunların üzerine çözüm odaklı giden cesur bir yönetici.

“30 yıldır alt yapısını çözememiş, sorunlarla dolu bir kentle karşı karşıyayız” diyor.

Bizi sevindiren yönü ağlamıyor ve her söylediği sorunun çözümünü de sözlerine ekliyor. Hep yazdım Antalya bir dünya kenti olacaksa, turizm başta olmak üzere yatırım yaptığı sektörlerden hak ettiği payı kazanmak istiyorsa önce altyapı sorunlarını çözecek. Aklın yolu birdir. Vali bey de diyor ki, “Antalya imar sorunlarıyla perişan olmamalıdır. Çevre korunmalıdır. Lüks tesisleri olan bir kentin muhakkak kendi içinde tezat oluşturmadan tıpkı tesisleri gibi yıldızlı kent merkezlerine kavuşması lazım. Kanalizasyon altyapısını çözerek deniz mutlaka korunmalı”…

Bunları biz de hep yazdık, söyledik. Vali de böyle diyor. O halde sorun nerede? Bir işadamı “Bir kentte sağlıklı ve doğru hizmetler üretebilmek için seçilmişlerle bürokratlar mutlaka işbirliği yapmalıdır, Antalya’da bunu göremiyoruz” dedi ve Vali beyden bu konuda yardım istedi. Belki de şu anda Antalya’nın en büyük sorunu bu olsa gerek.

Aynı partiden oldukları halde aylardır birbirleriyle konuşmayan seçilmişlerin olduğu bir kentten söz ediyoruz. Şimdi size sormak istiyorum acaba böylesi yöneticilerin olduğu bir kentte nasıl sağlıklı hizmet üretilebilir ki?

Vali dahil hepimizin işi çok ama çok zor. Mühim olan zoru başarmak ise o zaman bekleyip göreceğiz. Girişte de yazdığım gibi kahvaltıda konuşulanları haberleştirmiyorum ama ilham alarak bu köşeyi yazdığım için umarım eşitlik ilkesini bozmamışımdır.

YORUM YAZ

Yorumunuzu yazın
Adınızı girin