Ülkemiz ve Antalya olarak belki de tarihimizin en kritik ve zor günlerini yaşıyoruz. Özellikle Rusya ile yaşadığımız uçak krizi ve akabinde uygulanan yaptırımlardan en fazla etkilenen kent tabi ki Antalya’mız oldu.Sanki uçak Suriye sınırına değil de Antalya’nın ortasına düşmüş gibi etki yarattı. Antalya turizm ve tarım sektörünün başkenti merkezi konumunda olması krizin sınırlarını genişletti. Çünkü Putin’in ilk yaptığı iş Türkiye’ye dolayısıyla Antalya’ya tur satışlarını ve charter seferlerini yasak oldu, daha sonra bunu tarım ürünlerinin Rusya’ya girişinin yasaklanması ve başkaca yaptırımlar takip etti.

Antalya’ya gelen 12 milyon yabancı misafirin 3,5 milyonunu Ruslar oluşturuyor. Aynı şekilde tarım üretimimizin de neredeyse 3/2 sini Rusya’ya ihraç ediyorduk. Kapılar bir anda kapanınca her iki sektörde adeta komaya girdi.

Umudumuz Avrupalı turistler de ülkemizde yaşanan terör olayları ve güvenlik nedeniyle yönlerini başka ülkelere çevirince olanlar oldu. Herkes alternatif pazarlar aramaya başladı, sektörü ilk kez çaresiz ve ne yapacağını şaşırmış vaziyette gördüm. Kimi tesis açılmazken açanların da çoğu eleman çıkarıp tasarruf tedbirleri alıyordu.

Her iki sektöre Ankara’nın sunduğu destek paketleri yetmiyor herkes ayakta kalma mücadelesi veriyordu. Toplantı üstüne toplantılar yapılıyor krizin nasıl üstesinden gelebileceği konuşup çözüm yolları aranıyordu. Rusya ile barışmadan güvenlik sorunu çözülmeden normalleşmenin mümkün olmayacağı artık yüksek sesle dillendirilmeye başlamıştı.

Antalya bu kadar olumsuzluklar yaşarken tatil cenneti Adrasan ve Kumluca bölgesinde peş peşe ciğerlerimizi dağlayan yangın felaketleri yaşadık.

Artık gözümüz kulağımız Ankara’dan gelecek pozitif bir habere çevrilmişti ki İsrail ile ilişkilerin normalleşmesi için anlaşmaya varıldığı flaş haberler olarak düştü önümüze. İsrailli turistlerde uzun yıllardır krizden dolayı Antalya’ya gelmiyordu. Sayıları Ruslar kadar olmasa da bu olumlu haber turizm sektörüne moral olmuştu ki aynı gün akşam yine Flaş haber olarak Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan´ın 7 ay sonra Putin’e yazdığı mektubun haberi düştü önümüze…

Rusya ile krizin kısa zaman içinde çözüleceğini düşünenlerdendim. Siyasi ve ekonomik açıdan Rusya ve Türkiye’nin bölgede kavga etme küsme gibi bir lüksünün olmadığını hep savundum.

Erdoğan’ın Rus uçağının düşürülmesinden duyduğu üzüntüyü bir mektupla Putin’e bildirmesi aslında uzamış bir krizin çözüm fitili olmuştu ki mektubun üzerinden bir gün bile geçmeden Putin, Erdoğan’ı telefonla aradı ve iki ülke arasındaki buzlar çözüldü, ilişkilerin onarılması talimatları karşılıklı olarak hem de çok hızlı bir şekilde atılmıştı.

Borsa, turizmciler, tarım sektörü, İsrail ile anlaşmaya varılması ve Rusya ile atılan olumlu adımların sevinci içinde barış umutlarını yeşertmiş karanlık günler yerini aydınlık yarınlara çevirmişken hem de bayrama sayılı günler kala bu sefer kara haber İstanbul’dan gelmişti.

Eli kanlı teröristler uzun namlulu silahlar ve patlayıcılarla dünyaya açılan kapımız İstanbul Atatürk Hava Limanına büyük bir terör saldırısında bulunmuştu. Yüzlerce yaralı onlarca şehit verdiğimiz hain İstanbul saldırısı hepimizi derin üzüntüye sevk etti. Bu saldırının tam da İsrail ve Rusya ile barıştığımız bir haftanın içine sıkışması neredeyse aynı güne rastlaması acaba bir tesadüfmüdür bunu elbette zaman gösterecektir.

Terör bir insanlık suçudur. En çok korunan Paris’te Brüksel’de Londra’da her yerde çoluk çocuk demiyor masum insanları hedef alıyor. Terör bölgesel veya ülkesel bir mesele olmaktan çıkmış küresel boyutlar kazanmıştır. O halde terörün üstesinden ancak küresel mücadele ile gelinebileceğini de herkes bilmelidir.

Türkiye teröre boyun eğmeyecek ve üstesinden gelecek güçte büyük bir devlettir. Terörle mücadele siyaset üstü bir meseledir. Eli kanlı örgütlere karşı mücadele sadece güvenlik elemanlarının işi de değil tamamen insanlığın ortak görevidir.

Biliyorum hepimize bayram zehir oldu. Üzgünüz, moralimiz bozuk ve canımız çok sıkkın. İçimiz gerçekten buruk.

Kolay değil yaşadığımız coğrafya yanıyor, etrafımız ateş çemberine alınmış, her gün bombalar patlıyor, masum insanlar ölüyor, adeta yangın yerine dönmüş durumdayız. Şimdi hep birlikte yaralarımızı saracağız acılarımıza ortak olup gereke tedbirleri alacağız ve yolumuza devam edeceğiz.

Rusya ve İsrail ile ilişkilerin normalleşmesi çok olumlu bir gelişmedir. Sadece ekonomik değil bölgedeki siyasi çıkarlarımız içinde mühimdir.

Zaten bu sezonu unutmuştuk, kara kara gelecek sezon ne yapacağımızı düşünürken krizin beklenenden önce çözülmesi 2017 umutlarımızı yeşertti. Putin’in tur satışlarını ve charter uçuşlarını jet hızıyla serbest bırakması yaranın yıl sonuna kadar iyileşmesi için büyük bir adımdır. Çok yakında yine olağanüstü bir olay olmaz ise ilişkilerin tamamen eski haline döneceği, normalleşeceği kanaatini taşıyorum.

Dördüncü defa teveccüh göstererek AGC bayrağını güvenle şahsıma tevdi eden üyelerimize yönelik bir çok proje gerçekleştiriyoruz. Mesleki sorunlarımızın çözümü için gerek Federasyonumuz AGF, gerekse Konfederasyonumuz TGK’da ciddi mücadele veriyoruz. AGC olarak bu dönem sosyal projelere hız verdik. Kaynaşmaya dayanışmaya her zamankinden daha fazla ihtiyacımızın olduğunu biliyoruz. Cemiyetimizin faaliyetlerini özetleyen haberler bayram gazetemizde mevcut. Tekrara girmemek için yaptıklarımızı yapacaklarımızı köşeye taşımak istemedim. Üyelerimize layık hizmet üretmeye seve seve devam edeceğimizin bir kez daha altını çizmek istiyorum.

Antalya Gazeteciler Cemiyeti olarak sadece üyelerimize hizmet etmiyor, pek çok projeye de destek veriyoruz. Özellikle Antalya’nın tanıtımına katkı sağlayacak projeler yapıyor, yurt dışındaki meslek örgütleri ile iş birliği yapıp gazetecileri Türkiye’ye getirip tanıtıma katkı sağlıyoruz.

Bu vesile ile her daim AGC’ye destek veren paydaşlarımıza, üyelerimize ve bizlere omuz veren herkese teşekkür ediyorum.

İslam dünyasının ve milletimizin buruk karşıladığı Ramazan Bayramının insanlığa barış ve huzur getirmesini diliyorum.

Güzel haberler verebileceğimiz aydınlık yarınlarda buluşmak üzere…

YORUM YAZ

Yorumunuzu yazın
Adınızı girin